SAMANDAĞ'DA MADIMAK ŞEHİTLERİ ANILDI

SAMANDAĞ 02.07.2024 - 10:50, Güncelleme: 02.07.2024 - 10:50 2238+ kez okundu.
 

SAMANDAĞ'DA MADIMAK ŞEHİTLERİ ANILDI

SAMANDAĞ'DA MADIMAK ŞEHİTLERİ ANILDI
SAMANDAĞ'DA MADIMAK ŞEHİTLERİ ANILDI Hatay'ın Samandağ ilçesinde 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta katledilen 34 can anıldı. Yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "FAŞİST VE ŞERİATÇI KUŞATMAYA KARŞI OMUZ OMUZA MÜCADELEYE "Madımak katliamı, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Zaman aşımı kararınızı tanımıyoruz." Değerli Basın Emekçileri ve Değerli Kamuoyu! 2 Temmuz Sivas Madımak Katliamının üzerinden 30+1 geçti. Acımız ilk günkü kadar taze, öfkemiz ise her geçen gün katlanarak büyüyor. Sivas şehit aileleri ,Alevi Kurumlarının, emek ve demokrasi güçlerinin, insan hakları savunucularının 31 yıldır, yılmadan usanmadan sürdürdüğü adalet mücadelesi, aynı zamanda dünyada eşine az rastlanır bir direnişin tarihidir. Bu mücadele ve direnişin tarihini yazanlara selam olsun. Ülkemizde adalet ve hukuk sadece egemenlerin kolayca ulaştığı ve kendi egemenlik çıkarlarına hizmet eden ucube bir araç halini aldı. Böyle olunca da, tekçi, inkarcı, imhacı, cinsiyetçi, asimilasyoncu iktidar anlayışı devletin kılcal damarlarına, hücrelerine, iliklerine kadar işledi. Geldiğimiz aşamada her 2 Temmuz öncesi haykırdığımız “SİVAS İÇİN ADALET, HERKES İÇİN ADALET” şiarımızın ne kadar haklı olduğu daha bir anlaşılır oldu. Şu ana kadar Sivas Madımak Ailelerinin demokratik, insani ve vicdani talepleri karşılanmadı. Üstelik aranmakta olan sanıklar yönünden devam eden Sivas Madımak davası, zaman aşımına uğratılarak düşürüldü. İçeride kalan az sayıda katil ise çeşitli gerekçelerle tek tek affedilmeye ve tahliye edilmeye başlandı. Katilleri savunan avukatlar devletin önemli görevlerinde boy göstermeye ve yönetimde etkili yerlerde var olmaya devam ettiler. Sivas Madımak otelinin utanç müzesi yapılması, Madımak davasının da İnsanlığa Karşı İşlenmiş Suçlar kapsamına alınması talebimiz ise hiç duyulmadı… İktidarların bu ketum tutumları elbette siyasi ve ideolojik bir tutumdur. İktidarların katliamdan ve katliamcılardan yana olan bu tutumuna karşılık, bizim de adalet, eşitlik, demokrasi ve özgürlük mücadelemiz, halkların barış içinde, özgür ve eşit yurttaşlar olarak bir arada yaşama iradesine bağlılığımızdaki ısrarımız da siyasi ve ideolojik bir tutumdur. Değerli Basın Emekçileri! 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta devletin gözetimi ve hatta bizzat organizesi ile gerici, şeriatçı ve faşist bir güruh tarafından gerçekleştirilen katliam sırasında atılan sloganlar ve çarşaf çarşaf ilan edilen, bildirilerde kaleme alınan talepleri hatırlatmakta yarar vardır. Ne demişlerdi: Yaşasın Şeriat. İslamın ordusu, kafirlerin korkusu… Peki bugün hangi noktadayız? Demokrasi zaten aranan bir şeydi şimdi ise zerresinden eser kalmamış. Ülke saraydan ve yasa, hukuk tanımayan tek adam tarafından yönetiliyor. Yaşamın her alanı dinselleştirilmeye çalışılıyor. Güçler ayrılığı ve halk iradesi neredeyse tamamen ortadan kalkmış, parlamento işlevini yitirmiş, kendi yazdıkları yasalar ve anayasa ayaklar altına alınmış durumda. Anayasa mahkemesi ve AİHM kararları dikkate bile alınmıyor, seçilmiş milletvekilleri ve belediye başkanları hapistedir. Eğitim ve eğitim kurumları tümü ile tarikat ve cemaatlerin kontrolüne terk edilmiştir. Gerici, tekçi bir müfredat ve akıldan, bilimden uzak bir eğitim sistemi ile karşı karşıyız. İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ortadan kaldırılmak istenmekte ve ceberut devlet anlayışı, baskıyı ve şiddeti her geçen gün artırmaktadır. Cezaevleri, demokrasi, emek, barış, hak ve hakikat mücadelesi verenlerle doldurulmuştur. Binlerce canımız düşüncelerinden dolayı içeride tutsaktır. Muhalefet edenler gözaltı ve tutuklama terörü ile karşılaşmakta, uyduruk gerekçelerle hakkında dava açılanlar ağır cezalarla cezalandırılmaktadır. Gezi ve Kobane davaları başta olmak üzere onlarca dava ve en son 1 Mayıs tutukluları buna verilebilecek en önemli örnektir. Sivas Madımak Katliamı, bugünkü Siyasal iktidarın ve şeriatçı faşist politikaların önündeki engelleri temizlemeyi amaçlayan bir katliamdır. Halkın iradesini tanımayan ve her şeyi din ve onun kanunları ile açıklayan bu iktidar, ülkeyi derin bir ekonomik krize sürüklemiştir. Katliamlarla yüzleşmekten ve insani ve demokratik taleplerimizi görmezden gelen iktidar, seçilmiş belediye başkanları yerine kayyum atayarak, sandıklara darbe yapıyor. Madımak otelini utanç müzesi yapmamak için direnen AKP/MHP ortaklığı, işçilerimizin maden sahalarında daha fazla rant ve kar uğruna katledilmesine göz yumuyor. Dersim, Koçgiri, Zini Gediği, Sivas, Maraş, Çorum, Gazi, Gezi, Suruç, 10 Ekim Ankara Gar, 6 Şubat felaketi başta olmak üzere yaşanmış katliamların bütün yönleri ile açığa çıkarılması ve gerçek sorumlularının açıklanması talebimize kulağını kapatan AKP/MHP iktidar bloğu “dindar, kindar ve iteatkar bir neslin yetişmesi için özel proğramlar, projeler hazırlıyor ve yarının katliamcılarını yetiştirecek cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamaya devam ediyor. Değerli Kamuoyu;Alevilerin ve ezilen ulus,cinsiyet ve milliyetlerin demokratik taleplerine daha çok hak gaspı ile karşılık veren bir iktidar ile karşı karşıyayız. Zorunlu din dersleri kaldırılsın talebimize yeni din dersleri ile karşılık verildi. Laik ve bilimsel eğitim talebimize ÇEDES ve benzeri binlerce proje ve protokol ile yanıt verildi. Bilimi ve aklı, toplumsal cinsiyet eşitliğini, eşit yurttaşlığı, doğa ve çevre bilincini, kadın haklarını, çocuk haklarını, barışı ve kardeşliği, sevgiyi ve emeğin kutsallığını esas alan bir eğitim sisteminden yanayız. Biz Aleviler her yerde Alevilik Aleviliktir, Alevilik Vardır ve Haktır, asimile etmeye çalışmayın dedik, onlar Aleviliği öldürmeyi, Alevileri kendi içlerinde bölüp parçalamayı hedefleyen ve asimilasyon üssü haline gelen “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı”nı kurdular. Bu başkanlığı da Kültür ve Turizm Bakanlığına bağladılar. Değerli Basın Emekçileri, Değerli Kamuoyu;2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamının 30+1.yıl dönümünde katledilen 33 canımızı, anmaya, katliamları ve katliamcı zihniyeti lanetlemeye devam edeceğiz. Sivas Madımak Davası İnsanlık Davası olarak tarihe geçmiştir. İnsanlık var olduğu sürece bu dava da sürecektir. Ta ki; gerçek ve murat ettiğimiz adalet sağlanıncaya dek. O nedenle de zaman aşımı kararınızı tanımıyoruz, tanımayacağız. Sivas Madımak Katliamını ve katledilen 33 canımızı unutturmaları mümkün değildir. Söz verdik, ikrar verdik ve ikrarımıza sonuna kadar bağlı kalacağız. Değerli Basın Emekçileri!Sizlerin aracılığı ile halkımıza sesleniyoruz. Yaşadığımız onlarca sorun, derin yoksulluk, derin kriz, buna bağlı olarak gelişen umutsuzluk, çaresizlik, işsizlik, açlık, intiharlar ne kadar olumsuzluk var ise hepsinin ana nedeni olan tekçi, katliamcı, Türk, İslam ve Erkek egemen sistem ve bu sistemin yürütücüsü siyasal iktidardır. Artarak devam eden kadın cinayetleri bu iktidar anlayışının eseridir. Bu iktidara ve maruz kaldığımız anti demokratik uygulamalara karşı birleşmek zorundayız. Faşist ve Şeriatçı bir abluka altında yaşamak istemiyor isek ortak mücadele etmeliyiz. Bu mücadelenin en büyük buluşma noktalarından biri 2 Temmuzdur. 2 Temmuz'da yine var gücümüz ile Sivas Madımak Oteli önünde olacağız. Halkımızı, emekten, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana olan bütün dostları çağrımıza destek vermeye ve alanlarda kol kola omuz omuz mücadele etmeye çağırıyoruz. Bir kez daha haykırıyoruz. SİVAS İÇİN ADALET, HERKES İÇİN ADALET…"
SAMANDAĞ'DA MADIMAK ŞEHİTLERİ ANILDI
SAMANDAĞ'DA MADIMAK ŞEHİTLERİ ANILDI Hatay'ın Samandağ ilçesinde 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta katledilen 34 can anıldı. Yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "FAŞİST VE ŞERİATÇI KUŞATMAYA KARŞI OMUZ OMUZA MÜCADELEYE "Madımak katliamı, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Zaman aşımı kararınızı tanımıyoruz." Değerli Basın Emekçileri ve Değerli Kamuoyu! 2 Temmuz Sivas Madımak Katliamının üzerinden 30+1 geçti. Acımız ilk günkü kadar taze, öfkemiz ise her geçen gün katlanarak büyüyor. Sivas şehit aileleri ,Alevi Kurumlarının, emek ve demokrasi güçlerinin, insan hakları savunucularının 31 yıldır, yılmadan usanmadan sürdürdüğü adalet mücadelesi, aynı zamanda dünyada eşine az rastlanır bir direnişin tarihidir. Bu mücadele ve direnişin tarihini yazanlara selam olsun. Ülkemizde adalet ve hukuk sadece egemenlerin kolayca ulaştığı ve kendi egemenlik çıkarlarına hizmet eden ucube bir araç halini aldı. Böyle olunca da, tekçi, inkarcı, imhacı, cinsiyetçi, asimilasyoncu iktidar anlayışı devletin kılcal damarlarına, hücrelerine, iliklerine kadar işledi. Geldiğimiz aşamada her 2 Temmuz öncesi haykırdığımız “SİVAS İÇİN ADALET, HERKES İÇİN ADALET” şiarımızın ne kadar haklı olduğu daha bir anlaşılır oldu. Şu ana kadar Sivas Madımak Ailelerinin demokratik, insani ve vicdani talepleri karşılanmadı. Üstelik aranmakta olan sanıklar yönünden devam eden Sivas Madımak davası, zaman aşımına uğratılarak düşürüldü. İçeride kalan az sayıda katil ise çeşitli gerekçelerle tek tek affedilmeye ve tahliye edilmeye başlandı. Katilleri savunan avukatlar devletin önemli görevlerinde boy göstermeye ve yönetimde etkili yerlerde var olmaya devam ettiler. Sivas Madımak otelinin utanç müzesi yapılması, Madımak davasının da İnsanlığa Karşı İşlenmiş Suçlar kapsamına alınması talebimiz ise hiç duyulmadı… İktidarların bu ketum tutumları elbette siyasi ve ideolojik bir tutumdur. İktidarların katliamdan ve katliamcılardan yana olan bu tutumuna karşılık, bizim de adalet, eşitlik, demokrasi ve özgürlük mücadelemiz, halkların barış içinde, özgür ve eşit yurttaşlar olarak bir arada yaşama iradesine bağlılığımızdaki ısrarımız da siyasi ve ideolojik bir tutumdur. Değerli Basın Emekçileri! 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta devletin gözetimi ve hatta bizzat organizesi ile gerici, şeriatçı ve faşist bir güruh tarafından gerçekleştirilen katliam sırasında atılan sloganlar ve çarşaf çarşaf ilan edilen, bildirilerde kaleme alınan talepleri hatırlatmakta yarar vardır. Ne demişlerdi: Yaşasın Şeriat. İslamın ordusu, kafirlerin korkusu… Peki bugün hangi noktadayız? Demokrasi zaten aranan bir şeydi şimdi ise zerresinden eser kalmamış. Ülke saraydan ve yasa, hukuk tanımayan tek adam tarafından yönetiliyor. Yaşamın her alanı dinselleştirilmeye çalışılıyor. Güçler ayrılığı ve halk iradesi neredeyse tamamen ortadan kalkmış, parlamento işlevini yitirmiş, kendi yazdıkları yasalar ve anayasa ayaklar altına alınmış durumda. Anayasa mahkemesi ve AİHM kararları dikkate bile alınmıyor, seçilmiş milletvekilleri ve belediye başkanları hapistedir. Eğitim ve eğitim kurumları tümü ile tarikat ve cemaatlerin kontrolüne terk edilmiştir. Gerici, tekçi bir müfredat ve akıldan, bilimden uzak bir eğitim sistemi ile karşı karşıyız. İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ortadan kaldırılmak istenmekte ve ceberut devlet anlayışı, baskıyı ve şiddeti her geçen gün artırmaktadır. Cezaevleri, demokrasi, emek, barış, hak ve hakikat mücadelesi verenlerle doldurulmuştur. Binlerce canımız düşüncelerinden dolayı içeride tutsaktır. Muhalefet edenler gözaltı ve tutuklama terörü ile karşılaşmakta, uyduruk gerekçelerle hakkında dava açılanlar ağır cezalarla cezalandırılmaktadır. Gezi ve Kobane davaları başta olmak üzere onlarca dava ve en son 1 Mayıs tutukluları buna verilebilecek en önemli örnektir. Sivas Madımak Katliamı, bugünkü Siyasal iktidarın ve şeriatçı faşist politikaların önündeki engelleri temizlemeyi amaçlayan bir katliamdır. Halkın iradesini tanımayan ve her şeyi din ve onun kanunları ile açıklayan bu iktidar, ülkeyi derin bir ekonomik krize sürüklemiştir. Katliamlarla yüzleşmekten ve insani ve demokratik taleplerimizi görmezden gelen iktidar, seçilmiş belediye başkanları yerine kayyum atayarak, sandıklara darbe yapıyor. Madımak otelini utanç müzesi yapmamak için direnen AKP/MHP ortaklığı, işçilerimizin maden sahalarında daha fazla rant ve kar uğruna katledilmesine göz yumuyor. Dersim, Koçgiri, Zini Gediği, Sivas, Maraş, Çorum, Gazi, Gezi, Suruç, 10 Ekim Ankara Gar, 6 Şubat felaketi başta olmak üzere yaşanmış katliamların bütün yönleri ile açığa çıkarılması ve gerçek sorumlularının açıklanması talebimize kulağını kapatan AKP/MHP iktidar bloğu “dindar, kindar ve iteatkar bir neslin yetişmesi için özel proğramlar, projeler hazırlıyor ve yarının katliamcılarını yetiştirecek cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamaya devam ediyor. Değerli Kamuoyu;Alevilerin ve ezilen ulus,cinsiyet ve milliyetlerin demokratik taleplerine daha çok hak gaspı ile karşılık veren bir iktidar ile karşı karşıyayız. Zorunlu din dersleri kaldırılsın talebimize yeni din dersleri ile karşılık verildi. Laik ve bilimsel eğitim talebimize ÇEDES ve benzeri binlerce proje ve protokol ile yanıt verildi. Bilimi ve aklı, toplumsal cinsiyet eşitliğini, eşit yurttaşlığı, doğa ve çevre bilincini, kadın haklarını, çocuk haklarını, barışı ve kardeşliği, sevgiyi ve emeğin kutsallığını esas alan bir eğitim sisteminden yanayız. Biz Aleviler her yerde Alevilik Aleviliktir, Alevilik Vardır ve Haktır, asimile etmeye çalışmayın dedik, onlar Aleviliği öldürmeyi, Alevileri kendi içlerinde bölüp parçalamayı hedefleyen ve asimilasyon üssü haline gelen “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı”nı kurdular. Bu başkanlığı da Kültür ve Turizm Bakanlığına bağladılar. Değerli Basın Emekçileri, Değerli Kamuoyu;2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamının 30+1.yıl dönümünde katledilen 33 canımızı, anmaya, katliamları ve katliamcı zihniyeti lanetlemeye devam edeceğiz. Sivas Madımak Davası İnsanlık Davası olarak tarihe geçmiştir. İnsanlık var olduğu sürece bu dava da sürecektir. Ta ki; gerçek ve murat ettiğimiz adalet sağlanıncaya dek. O nedenle de zaman aşımı kararınızı tanımıyoruz, tanımayacağız. Sivas Madımak Katliamını ve katledilen 33 canımızı unutturmaları mümkün değildir. Söz verdik, ikrar verdik ve ikrarımıza sonuna kadar bağlı kalacağız. Değerli Basın Emekçileri!Sizlerin aracılığı ile halkımıza sesleniyoruz. Yaşadığımız onlarca sorun, derin yoksulluk, derin kriz, buna bağlı olarak gelişen umutsuzluk, çaresizlik, işsizlik, açlık, intiharlar ne kadar olumsuzluk var ise hepsinin ana nedeni olan tekçi, katliamcı, Türk, İslam ve Erkek egemen sistem ve bu sistemin yürütücüsü siyasal iktidardır. Artarak devam eden kadın cinayetleri bu iktidar anlayışının eseridir. Bu iktidara ve maruz kaldığımız anti demokratik uygulamalara karşı birleşmek zorundayız. Faşist ve Şeriatçı bir abluka altında yaşamak istemiyor isek ortak mücadele etmeliyiz. Bu mücadelenin en büyük buluşma noktalarından biri 2 Temmuzdur. 2 Temmuz'da yine var gücümüz ile Sivas Madımak Oteli önünde olacağız. Halkımızı, emekten, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana olan bütün dostları çağrımıza destek vermeye ve alanlarda kol kola omuz omuz mücadele etmeye çağırıyoruz. Bir kez daha haykırıyoruz. SİVAS İÇİN ADALET, HERKES İÇİN ADALET…"
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sovtna.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.